Sınav Kelimeleri Ders 2

Sınav Kelimeleri Ders 2
Sınav Kelimeleri Ders 2
Provide

İngilizce Anlamı: To supply or make available

Türkçe Anlamı: Sağlamak

Örnek Cümle
The company will provide the goods in 10 days.
Şirket malları 10 gün içinde sağlayacak.

Admit

İngilizce Anlamı: To confess or agree that something is true

Türkçe Anlamı: Kabul etmek, itiraf etmek

Örnek Cümle
He was admitted to the hospital.
Hastaneye kabul edildi.

Defy

İngilizce Anlamı: To resist or oppose boldly or openly

Türkçe Anlamı: Kafa tutmak

Örnek Cümle
The commander defied a direct order to surrender.
Komutan teslim olma çağrısını kabul etmedi.

Undartake

İngilizce Anlamı: To agree to be responsible for a job or a project and do it

Türkçe Anlamı: Üstlenmek, yüklenmek

Örnek Cümle
The court will undertake a serious examination of the case.
Mahkeme davanın ciddi bir şekilde incelenmesini üstlenecek.

Describe

İngilizce Anlamı: To say what something or someone is like by giving details about them

Türkçe Anlamı: Tarif etmek, tanımlamak

Örnek Cümle
The police asked me to decscribe the man.
Polis adamı tarif etmemi istedi

Compete

İngilizce Anlamı: If one company or country competes with another, it tries to get people to buy its goods or services rather than those available from another company or country

Türkçe Anlamı: Rekabet etmek

Örnek Cümle
The Renault Clio competes against such cars as the Peugeot 206.
Renault Clio Peugeot 206 gibi arabalarla rekabet ediyor.

Persuade

İngilizce Anlamı: To make someone decide to do something, especially by giving them reasons why they should do it, or asking them many times to do it

Türkçe Anlamı: İkna etmek

Örnek Cümle
Don't let yourself be persuaded into buying things you don't want.
İstemediğin şeyleri satın alma konusunda kendini ikna etmene izin verme.

Reinterpret

İngilizce Anlamı: To repeat believing that something someone does or something that happens has a particular meaning

Türkçe Anlamı: Yeniden yorumlamak

Örnek Cümle
His refusal to work late was reinterpreted as a lack of commitment to the company.
Geç saatlere kadar çalışmayı reddetmesi, yine şirkete olan bağlılığının az olması olarak yorumlandı.

Agree

İngilizce Anlamı: The same opinion about something as someone else

Türkçe Anlamı: Aynı fikirde olmak

Örnek Cümle
Teenagers and their parents don't often agree.
Gençler anne babalarıyla nadiren aynı fikirde olurlar.

Dispute

İngilizce Anlamı: To say that something such as a fact or idea is not correct or true:

Türkçe Anlamı: Çekişmek, tartışmak

Örnek Cümle
Who can dispute that travel broadens the mind?
Seyahat etmenin zihni açtığını kim tartışabilir?

Surpassed

İngilizce Anlamı: To be even better or greater than someone or something else:

Türkçe Anlamı: Aşmak

Örnek Cümle
John had surpassed all our expectations.
John bütün beklentilerimizi aştı.

Relieved

İngilizce Anlamı: Feeling happy because you are no longer worried about something

Türkçe Anlamı: Rahatlamak

Örnek Cümle
When he heard the good news, he was immediately relieved.
İyi haberi duyunca, hemen rahatladı.

Embark

İngilizce Anlamı: To start something, especially something new, difficult, or exciting:

Türkçe Anlamı: Başlamak, girişmek (yeni bir işe)

Örnek Cümle
He embarked on a new career as a teacher.
Öğretmen olarak yeni bir kariyere başladı.

Specified

İngilizce Anlamı: Mentioned, described, or defined in detail

Türkçe Anlamı: Belirlenmiş

Örnek Cümle
We have to follow the rules specified by the management.
Yönetim tarafından belirlenmiş kurallara uymalıyız.

Retired

İngilizce Anlamı: Having stopped working, usually because of your age:

Türkçe Anlamı: Emekli

Örnek Cümle
When I am retired, I will move to Bodrum.
Emekli olunca Bodrum'a taşınacağım.

Misuse

İngilizce Anlamı: To use something for the wrong purpose, or in the wrong way, often with harmful results:

Türkçe Anlamı: Amacı dışında kullanmak

Örnek Cümle
There is concern that some teachers might misuse their power.
Bazı öğretmenlerin güçlerini amacı dışında kullandıklarına dair bir endişe var.

Compromise

İngilizce Anlamı: To reach an agreement in which everyone involved accepts less that what they wanted at first:

Türkçe Anlamı: Anlaşmaya varmak

Örnek Cümle
We were unable to comprimes about the job.
İş konusunda anlaşmaya varamadık.

Completion

İngilizce Anlamı: The state of being finished:

Türkçe Anlamı: Bitirme

Örnek Cümle
The project has a completion date of April 22nd.
Projenin bitirme tarihi 22 Nisan.

Issue

İngilizce Anlamı: A subject or problem that is often discussed or argued about, especially a social or political matter that affects the interests of a lot of people

Türkçe Anlamı: Konu, mesele

Örnek Cümle
We discussed this issue at the meeting last night.
Bu konuyu dün gece toplantıda tartıştık.

Existence

İngilizce Anlamı: The state of existing

Türkçe Anlamı: Mevcudiyet, varlık, varoluş

Örnek Cümle
All the people should think about the reason of existence.
Bütün insanlar varoluşun sebeplerini düşünmeli.

Avidity

İngilizce Anlamı: Ardent desire or craving; eagerness.

Türkçe Anlamı: Aç gözlülük

Örnek Cümle
Avidity is the most common disease of the modern world.
Aç gözlülük modern dünyanın en yaygın hastalıklarından birisidir.

Impression

İngilizce Anlamı: The opinion or feeling you have about someone or something because of the way they seem

Türkçe Anlamı: İzlenim

Örnek Cümle
You have no second chance for a good first impression.
İyi bir ilk izlenim için ikinci bir şansınız yoktur.

Prediction

İngilizce Anlamı: A statement about what you think is going to happen, or the act of making this statement

Türkçe Anlamı: Tahmin

Örnek Cümle
The data can be used to make useful economic predictions.
Veriler faydalı ekonomik tahminler yapmak için kullanılabilir.

Disposition

İngilizce Anlamı: A particular type of character which makes someone likely to behave or react in a certain way

Türkçe Anlamı: Mizaç, eğilim

Örnek Cümle
Watching news is not suitable for people of a nervous disposition.
Haberleri seyretmek sinirli mizaca sahip insanlar için uygun değil.

Intention

İngilizce Anlamı: A plan or desire to do something

Türkçe Anlamı: Niyet

Örnek Cümle
I have no intention of retiring yet.
Henüz emekli olmaya niyetim yok.

Reklam