Quite ve rather kelimeleri “oldukça, epey, bayağı, gerçekten, tamamen” anlamlarını taşırlar. Aralarında sadece küçük farklılıklar vardır.
"Quite" olumlu anlama sahiptir. Ancak "rather" ise daha çok olumsuz ifadeler için uygundur.
RATHER
► Olumsuz anlamı pekiştirmek için olumsuz sıfatlarla kullanılır.
- I had a rather difficult day. (Oldukça çor bir gün geçirdim.)
► Bazı fiillerle kullanılır.
- My father rather likes raw meat. (Babam bayağı çiğ et sever.)
► Comparative form ile olumsuz anlamı güçlendirmek için kullanılır.
- She is rather taller than her sister (O kızkardeşimden bayağı bir uzun.)
► Tercih göstermek için would ile kullanılır.
- I would rather sleep than stay up. (Kalkmaktansa uyumayı tercih ederim.)
► mostly (daha çok, genellikle) anlamında kullanılır.
- The society should be accused rather than him. (Onun yerine daha çok toplum suçlanmalı.)
► Too dan önce kullanılır.
- The car was rather too expensive. (Araba bayağı çok pahalıydı.)
► Olumlu sıfatlar ile kullanıldığında "beklenmeyen bir şekilde" anlamı katar.
- Though I hadn't studied, my grades are rather good! (Çalışmadığım halde notlarım bayağı bir iyi.)
QUITE
Quıte bir fiili nitelediği zaman “tam, tam olarak” anlamını katar. Sıfat ve zarf ile kullanımında ise “oldukça, epey ” anlamı verir.
► Sıfatlardan önce gelir.
- My French is quite good. (Fransızcam bayağı bir iyi.)
► Zarflardan önce gelir.
- He can speak French quite well now. (Fransızca'yı oldukça iyi konuşur.)
► Nadiren bazı isimlerle de kullanılabilir.
- Mr. Chalmers is quite an authority on playing darts (Bayan Chalmers dart oynama konusunda bayağı bir otoritedir.)
► Completely (tamamen) anlamında bazı fiillerle kullanılır.
- I couldn't quite understand what you want. (Senin ne istediğini tam olarak anlayamadım.)
► superlative form ile kullanılır.
- It's quite the worst match I have ever watched. (Şu ana kadar seyrettiğin en kötü maçtı.)
Quite ile Diğer Örnekler
- I could not quite understand what you said. (Tam olarak ne söylediğinizi anlıyamadım)
- He looks quite tired. (O oldukça yorgun görünüyor.)
- Your English is quite good. (İngilizcen oldukça iyi.)
- She is quite an expert in archeology. (O arkeolojide epeyi uzmandır.)
- It's quite (considerable) sometime since we had a holiday. (Biz tatil yapalı epey zaman oldu.)
- He's quite an interesting man. (veya a quite interesting). (O çok ilginç bir adamdır.)
- It's quite (=certainly) the worst film have ever seen. (Gördüğüm en berbat film.)