Zarf cümlecikleri zarf görevi yaparlar. Bunların başlıcaları şunlardır:
1. clauses of purpose - amaç cümlecikleri
2. clauses of comparison - karşılaştırma cümlecikleri
3. clauses of reason - sebep cümlecikleri
4. clauses of time - zaman cümlecikleri
5. clauses of result - sonuç cümlecikleri
6. clauses of concession - kabul ediş cümlecikleri
Dersimizde bu başlıklar ayrı ayrı incelenecektir.
1. clauses of purpose - amaç cümlecikleri
Amaç cümlecikleri so that, in order that sözcükleriyle başlar ve özne olan kişinin eyleminin ana cümledeki fiil ile olan ilişkisini ve amacını gösterir. Bu cümleciklerde kullanılacak yardımcı fiiller will (would), can (could), may (might)tır. Ana cümleciğin fiili şimdiki zaman ise amaç cümleciğinin fiili de şimdiki zaman, geçmiş zaman ise o da geçmiş zaman halinde bulunur.
► so that
- He comes early so that he can finish the work soon. (İşi çabuk bitirebilsin diye erken gelir.)
- Edward worked hard so that he could succeed. (Başarılı olabilsin diye Edward çok çalıştı.)
- I climbed the tree so that I could see their garden. (Onların bahçesini görebileyim diye ağaca tırmandım.)
- They will cook the food so that it will be ready when the guests arrive. (Konuklar geldiğinde hazır olsun diye yiyeceği pişirecekler.)
- She will get up early so that she will see the sunrise. (Gün doğuşunu görsün diye erken kalkacak.)
- He is learning English so that his father will send him to England. (Babası onu İngiltere'ye göndersin diye o İngilizce öğreniyor.)
► in order that
In order that ile başlatılan amaç cümleciklerinde yardımcı fiil olarak may (might), shall (should) kullanılır. Ana cümleciğin fiili şimdiki zamansa amaç cümleciğinde may, shall, geçmiş zamansa might, should yer alır.
- We shouted loudly in order that they might hear us. (Bizi duyabilsinler diye yüksek sesle bağırdık.)
- He learns French in order that they may send him to France. (Onu Fransa'ya gönderebilirler diye Fransızca öğreniyor.)
Amaç cümleciklerinde en çok kullanılan şekil so that ile başlayandır. In order that daha az kullanılır.
2. Clauses of comparison - karşılaştırma cümlecikleri
Karşılaştırma cümlecikleri as .. ... as ve than ile yapılır. Cümlenin olumsuz olması halinde ilk as yerine so kullanılabilir.
- She can't walk so fast as the others. (Diğerleri kadar hızlı yürüyemez.)
- They'll answer the questions as quickly as a computer. (Sorulara bir bilgisayar kadar çabuk cevap verecekler.)
- The nurse cleaned the wound as carefully as the doctor. (Hemşire yarayı doktor kadar dikkatli temizledi.)
- We didn't get up so early as the other students. (Diğer öğrenciler kadar erken kalkmadık.)
As ... as yapısında zarf (veya sıfat) yalın halde bulunur. Than ile yapılan karşılaştırmada ise bunların karşılaştırma şekilleri (kısa sözcüklerde -er almış şekilleri, uzunlarda önüne more getirilmiş şekilleri) kullanılır.
- He understands better than his friends. (Arkadaşlarından daha iyi anlar.)
- Some students make mistakes more frequently than the other students. (Bazı öğrenciler diğer öğrencilerden daha sık hatalar yaparlar.)
As . . as ile karşılaştırma cümleciklerinde ana cümlecikteki yardımcı fiil, şayet yardımcı fiil yoksa do kullanılır.
- They can fight as bravely as we can. (Bizim kadar cesurca savaşabilirler.)
- He works as slowly as the others do. (Diğerleri kadar yavaş çalışır.)
Than ile yapılmış karşılaştırma cümlelerinde yardımcı fiil veya do tekrarlanmayabilir.
- She speaks more slowly than her friend does. (Arkadaşından daha yavaş konuşur.)
- She speaks more slowly than her friend. (Arkadaşından daha yavaş konuşur.)
- They helped more generously than the other firms did. (Diğer firmalardan daha cömertçe yardım ettiler.)
- They helped more generously than the other firms. (Diğer firmalardan daha cömertçe yardım ettiler.)
- The girl washed the dishes more carefully than I did. (Kız bulaşıkları benden daha dikkatli yıkadı.)
- The girl washed the dishes more carefully than me. (Kız bulaşıkları benden daha dikkatli yıkadı.)
Son örnekte görüldüğü gibi zamir kullanma halinde fiil tekrarlanıyorsa zamirin özne hali (I, he, we) fiil kullanılmıyorsa zamirin nesne hali (me, him, us) kullanılmaktadır. Bu ikinci şekil konuşma dilinde en çok rastlanılan şekildir.
- Mary works harder than we do. (Mary bizden daha çok çalışır.)
- Mary works harder than us. (Mary bizden daha çok çalışır.)
- He can't climb the tree so easily as they can. (Ağaca onlar kadar kolay tırmanamaz.)
- He can't climb the tree so easily as them. (Ağaca onlar kadar kolay tırmanamaz.)
► the more ... the more ...
Bu yapı aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi kullanılır.
The more you read, the more you learn. (Ne kadar çok okursan o kadar çok öğrenirsin.)
The more they get, the more they want. (Ne kadar çok elde ederlerse o kadar çok isterler.)
3. Clauses of reason - Sebep cümlecikleri
Bu cümlecikler because, since, as sözcükleriyle başlar.
- She took her umbrella because it had begun to rain. (Yağmur yağmaya başladığı için şemsiyesini aldı.)
- We came late because there was an accident on the road. (Yolda bir kaza olduğu için geç geldik.)
- Our neighbour sold his car because it was too smaII for his family. (Komşumuz arabasını ailesine çok küçük geldiği için sattı.)
As, since ile yapılan sebep cümlecikleri ana cümlecikten önce gelir.
- As you don't want to study your lessons, you must help your mother in the kitchen. (Mademki derslerine çalışmak istemiyorsun, mutfakta annene yardım etmelisin. )
- Since she refused to marry me, I'll marry her best friend. (Mademki benimle evlenmeyi reddetti, onun en iyi arkadaşınla evleneceğim. )
- As we have a lot of time before the match, we can go to a restaurant. (Mademki maçtan önce çok vaktimiz var bir lokantaya gidebiliriz.)
- Since your father isn't at home tonight, I'll bring you the computer games. (Mademki baban bu akşam evde değil sana bilgisayar oyunlarını getireceğim.)
- Since you like playing chess, why don't you join us? (Mademki satranç oynamayı seviyorsun niçin bize katılmıyorsun?)
4. Clauses of time - zaman cümlecikleri
Zaman cümlecikleri when, while, as, until, after, as soon as, since, whenever gibi zaman bağlaçlarıyla başlar. Zaman cümleciklerinin fiil zamanı ile ana cümlecikteki fiil zamanı aynı olmalıdır. Biri şimdiki diğeri geçmiş zaman olamaz. Bunun dışında zaman cümleciğindeki fiil gelecek zaman halinde olamaz.
- I'll wait here until they come. (Onlar gelinceye kadar burada bekleyeceğim.)
- She goes to the door when she hears a sound. (Bir ses işittiği zaman kapıya gider.)
- She went to the door when she heard a sound. (Bir ses işittiği zaman kapıya gitti.)
- I repaired the chair while I listened to the radio. (Radyoyu dinlerken sandalyeyi tamir ettim.)
- They sing songs when they work in the fields. (Tarlalarda çalışırken şarkılar söylerler.)
- They sang songs when they worked in the fields. (Tarlalarda çalışırken şarkılar söylediler.)
- As Anita left the house she gave the maid some money. (Anita evden ayrılırken hizmetçiye biraz para verdi.)
- I'll tell you my opinion after I think about the matter. (Meseleyi düşündükten sonra sana fikrimi söyleyeceğim.)
Zaman cümleciği cümlenin başında da sonunda da yer alabilir.
- When she comes, she'll give you the key. (Geldiği zaman sana anahtarı verecek.)
- She'll give you the key when she comes. (Geldiği zaman sana anahtarı verecek.)
- When she came, she gave you the key. (Geldiği zaman sana anahtarı verdi.)
- She gave you the key when she came. (Geldiği zaman sana anahtarı verdi.)
- He runs away as soon as he sees the dog. (Köpeği görür görmez kaçar.)
- He ran away as soon as he saw the dog. (Köpeği görür görmez kaçtı.)
- He'll run away as soon as he sees the dog. (Köpeği görür görmez kaçacak.)
Zaman cümleciğinin hangi fiil zamanlarında olabileceğini aşağıda ayrı verilmiştir.
when he goes - gidince
when he went - gidince (gittiğinde)
when he was going - gidiyorken
when he has gone - gittiğinde
- I'll telephone you when he goes. (Gidince sana telefon edeceğim.)
- He left the bag when he went. (Gittiğinde çantayı bıraktı.)
- When he was going he closed the windows. (Gidiyorken pencereleri kapattı.)
- The house wilI be quiet when he has gone. (O gittiğinde ev sakin olacak.)
- We see them whenever we pass their house. (Her ne zaman evlerinden geçsek onları görürüz.)
- The doctor lives in our village since he finished his school. (Doktor okulunu bitirdiğinden beri köyümüzde oturuyor.)
- After the game the spectators jumped on the playground. (Oyundan sonra seyirciler oyun alanına atladılar.)
- The moment she saw the snake, she fainted. (Yılanı gördüğü an bayıldı.)
5. Clauses of result - sonuç cümlecikleri
Sonuç cümlecikleri so that ile başlar.
- I learnt everything, so that I can tell you everything. (Her şeyi öğrendim. Onun için sana her şeyi anlatabilirim.)
- We came early, so that we can discuss the matter before the meeting. (Meseleyi toplantıdan önce müzakere edebilelim diye erken geldik.)
Bu cümleciklerde, amaç cümleciklerinde yapıldığı gibi may, might, should kullanılamaz. Derece gösteren sonuç cümlecikleri so ... that ve such ... that şeklinde yapılır.
- She came so late that the shops were closed. (O kadar geç geldi ki dükkânlar kapalıydı.)
- He ran so fast that the dog couldn't catch him. (O kadar hızlı koştu ki köpek onu yakalayamadı.)
- I open the bottle so carefully that it isn't broken. (Şişeyi o kadar dikkatli açarım ki kırılmaz.)
- Christine bought such a big table that it occupied half of the room. (Christine o kadar büyük bir masa aldı ki odanın yarısını kapladı.)
- She said such bad things about you that nobody believed her. (Senin hakkında o kadar kötü şeyler söyledi ki ona kimse inanmadı.)
6. Clauses of concession - kabul ediş cümlecikleri
Bu cümlecikler though, although, even though, even if, no matter, however, whatever gibi sözcüklerle başlar.
- Though it is cold, the children can play in the garden. (Her ne kadar soğuksa da çocuklar bahçede oynayabilirler.)
- Though he did his best, he was not successful. (Her ne kadar elinden geleni yaptıysa da başarılı olamadı.)
- However carefully she washes the dishes, she breaks one or two plates every week. (Bulaşıkları her ne kadar dikkatli yıkasa da her hafta bir veya iki tabak kırar.)
- Although she gets up early, she comes to school late. (Her ne kadar erken kalksa da okula geç gelir.)
- Whatever they think, I'm not guilty. (Onlar ne düşünürlerse düşünsünler ben suçlu değilim.)
- Though your English isn't enough to understand the conversations, you must watch the film. (İngilizcen konuşulanları anlamaya yeterli değilse de filmi seyretmelisin.)
- They must visit their parents even if they have no time. (Hiç vakitleri olmasa da anne babalarını ziyaret etmeliler.)
- She'll forgive you, no matter what you do and what you say. (Ne yapsan ne desen seni affeder.)