Unless / Provided / Supposing / As Long As etc.

İngilizce eğitimi alanında Türkiye'nin en zengin kaynağını sunan dersimizingilizce.com, ingilizce öğrenen ve öğreten binlerce kişiye hizmet sunuyor. Sitede Türkçe anlatımlı gramer konuları, her konudan sonra onlarca quiz ve sınav, her seviyeden aktiviteli okuma parçaları, dinleme aktiviteleri, yazma aktiviteleri, yds, kpds, sbs, toefl ve toeic gibi sınavlara hazırlık ve deneme sınavları, dünyanın en etkili kelime öğrenme sistemi olan wordpower ile her seviyeden kelime öğrenme programı, sınavlara hazırlananlar için sınav kelimeleri öğrenim programı, ingilizce kurslar, online eğitim ile ilgili makaleler, yurtdışı eğitim bilgileri sunuyor. Sitede ayrıca öğrenciler için ingilizce ödevler ve yardımcı kaynaklar var.
Unless / Provided / Supposing / As Long As etc.

► Unless (medikçe, madıkça)

Olumlu cümleler içinde kullanılır ve olumsuz mana verir. Verdiği olumsuz mana if + olumsuz kalıbıyla aynı anlamı verir. 

Examples;

- I won't come unless they come. (Onlar gelmedikçe gelmem.)

- You will stay in my room unless the hotel manager discovers it. (Otel müdürü anlamazsa odamda kalırsın.)

- Punish them unless they apologize for their fault. (Hatalarından dolayı özür dilemezlerse cezalandırın onları.)

- Unless you are to tired let's go for a walk at the park. (Çok yorgun değilsen parkta yürüyüşe çıkalım.)

I wouldn't take a pill unless I had a headache. (Başım ağrımadıkça hap içmem.)

 

Unless hayali durumları ifade eden if yerine kullanılamaz.

- Everybody could like him more if he didn't speak so much. (Bu kadar çok konuşmasa herkes onu daha çok sever.)
Bu cümlede if he didn't speak so much yerine unless he spoke so much diyemeyiz.

- They would understand the lesson if they weren't so noisy. (Eğer o kadar gürültü yapmasalar dersi anlarlar.)
Bu cümlede if they weren't so noisy yerine unless they were so noisy diyemeyiz.


► suppose / supposing ( farzedelim ki )

- Suppose /supposing you lost your money, what would you tell your parents? (Farzedelim ki paranı kaybettin, anne babana ne dersin?)


► provided / providing ( … şartıyla )

- You can borrow any book from my library provided / providing you return it on time. (Zamanında geri getirmek şartıyla, kütüphanemden istediğin kitabı alabilirsin.)

- They can listen to music provided / providing they disturb nobody. (Kimseyi rahatsız etmemek kaydıyla müzik dinleyebilirler.)


► on condition that ( … şartıyla )

- I'll fix your can on condition that you wash mine. (Benimkini yıkaman şartıyla arabanı tamir ederim.)

- We'll set their prisoners free on condition that they set our prisoners free. (Onlar bizim esirlerimiz serbest bırakmaları şartıyla, biz esirlerini serbest bırakırız.)


► as long as ( …dığı müddetçe )

- You can share my room as long as you share the rent too. (Kiraya da ortak olduğun müddetçe odamı paylaşabilirsin.)

- As long as they promise not to give any harm, the children can play in my garden. (Zarar vermemeye söz verdikleri müddetçe bahçemde oynayabilirler.)


► other wise ( aksi halde )

- We must hurry; otherwise we'll miss the rain. (Acele etmeliyiz; aksi halde treni kaçıracağız.)

- Her family wants to live in Istanbul; otherwise he wouldn't stay there. (Ailesi İstanbul'da oturmak istiyor; yoksa orada kalmaz.)

- My father paid all my expenses; otherwise I couldn't have had university education. (Bütün masraflarımı babam karşıladı; yoksa üniversite eğitimi yapamazdım.)


► if it weren't for ( olmasaydı )

If‘li cümlelerin ikinci tipi gibi cümle kuruluşu vardır.

- If it weren't for your help, I would be unemployed now. (Senin yardımın olmasaydı şimdi işsiz olacaktım.)

- If it weren't for my English teacher, I wouldn't be a teacher now. (Eğer ingilizce öğretmeni olmasaydı, şimdi bir öğretmen olmazdım.)


Bu kalıbın geçmiş zaman şekli; if it hadn't been for'dur ve if'li cümlelerin üçüncü tipi gibi cümle kuruluşu vardır.

- If it hadn't been for your help, I wouldn't have found a job. (Senin yardımın olmasaydı iş bulamayacaktım.)

- İf it hadn't been for the taxi driver, I would have been late. (Taksi şöförü olmasaydı geç kalacaktım.)


► but for ( olmasaydı )

Hem if it weren't for hem de if it hadn't for yerine kullanılır.

- But for your help, I would be unemployed now. (Senin yardımın olmasaydı şimdi işsiz olacaktım.)

- But for the taxi driver, I would have been late. (Taksi şöförü olmasaydı geç kalacaktım.)

Reklam