“Had better” yapısı, karşı tarafa bir konuda tavsiye verirken ve öneride bulunurken kullanılır. Anlam yönüyle "should" yapısına çok benzer ve aynı manayı verir.
“Had better”in olumsuz şekli “had better not” şeklinde kullanılır.
- I'd better go home. (Eve gitsem iyi olur.)
- I'd better not go home. (Eve gitmesem iyi olur.)
Normalde “had”, have fiilinin geçmiş zaman hali olduğu için, bu yapıyı kullananlar geçmişle ilgili bir anlam olduğunu zannederek yanlış kullanabilir. Had Better yapısının geçmişle ilgisi yoktur. Kullanıldığı cümlelerde şimdiyi veya geleceği ifade eder.
"Had" kendinden önce gelen özne ile birleşebilir I‘d (I'd, you'd, etc.) şeklinde kısaltarak yazılır.
USE OF HAD BETTER
► Bir işin yapılmasının iyi olacağını kuvvetli bir uyarı ya da öneri olarak belirtmek için kullanılır.
- You had better work harder, or you will fail. (Daha çok çalışsan iyi olur, yoksa sınıfta kalırsın.)
► Olumsuz şeklinde, better kelimesinden sonra olumsuzluk eki “not” getirilir.
- You had better not go now. (Şimdi gitmesen iyi olur.)
► Soru şeklinde sadece “had” başta söylenir.
- Had we better let him know? (Ona haber versek iyi olur mu?)
- Yes, we had better. (Kısa cevaplarda “had beter” tekrarlanır)
► Değil mi? (Question tag) sorusuna yalnızca “had” kullanılır.
- I had better phone him, hadn't I? (Onu telefonla arasam iyi olur, değil mi?)
More Examples
- We'd better stop for lunch. I'm very hungry. (Öğle yemeği için dursak iyi olur. Çok açım.)
- You'd better wear a coat. It's cold outside. (Ceket giysen iyi olur. Dışarısı soğuk.)
- I'd better go now or I'll be late. (Şu an çıksam iyi olur yoksa geç kalacağım.)
- It's a very nice tie. You had better not change it. (Çok güzel bir kravat. Bence değiştirmemelisin.)
- I'd better not drink any more coffee. (Daha fazla kahve içmesem iyi olacak.)
- You'd better not forget to pay the rent today. (Bugün kirayı ödemeyi unutmazsan iyi olur.)
- Hadn't you better ask him first? (Önce ona sorsan iyi olmaz mı ?)
IT'S TIME
► Kendisinden sonra to ve fiil geldiği zaman, yapılması gereken herhangi bir şeyin vaktinin geldiğini belirtir.
- It's time to go to bed. (Yatma vakti geldi.)
- It's time for us to have dinner. (Akşam yemeği vaktimiz geldi.)
► Kendisinden sonra şahıs ve past tense gelirse, bir şeyin yapılmasının vaktinin geçtiği veya geç kalındığı vurgulanmış olur.
- It's time we went to bed. (Yatma vaktimiz geçiyor. / Çoktan yatma vakti geldi)
- It's time they painted the house. (Evi boyamalarının vakti geldi de, geçiyor.)
Bu ikinci tür anlatım için, time kelimesinden önce high kullanılırsa, geç kalmakla ilgili yapılan vurgu kuvvetlenir.
- It's high time we went to bed. (Yatma vaktimiz geldi de geçiyor bile.)
- It's high time they painted the house. (Evi boyamalarının vakti geldi de geçiyor bile.)