İngilizce'de iki fiil peşpeşe geldiği zaman çoğunlukla ya iki fiil arasına to gelir veya ikinci fiile -ing eklenir. Bazı fiillerin peşinden gelen fiillere ise -ing eklenmez ve ikisi arasına to da eklenmez.
Bir fiilden sonra gelen fiilden önce to gelirse buna "infinitive with to", gelmezse "infinitive without to" denir. Eğer fiilden sonra gelen fiile -ing eklenirse buna da "gerund" denir.
► Verbs followed by an infinitive with “to”
İlk olarak kendilerinden sonra to alan fiilleri görelim. Bu fiillerin sayısı çoktur, ancak aşağıda İngilizce'de en çok kullanılanlar belirtilmiştir.
to afford : parası yetmek
to appear : görünmek
to attempt : teşebbüs etmek
to claim : iddia etmek
to demand : talep etmek
to determine : karar vermek
to fail : başarısız olmak
to happen : olmak
to hesitate : tereddüt etmek
to hope : ümit etmek
to manage : başarmak
to offer : teklif etmek
to pretend : … gibi davranmak
to promise : söz vermek
to refuse : reddetmek
to seek : aramak
to seem : görünmek
to threaten : tehdit etmek
Examples;
- He appears to have a lot of money. (Çok parası olduğu anlaşılıyor.)
- They failed to finish the work on time. (İşi zamanında bitirmeyi başaramadılar.)
- He threatened to kill me. (Beni öldürmekle tehdit etti.)
- I refused to talk to him. (Onunla konuşmayı reddettim.)
► Verbs followed by an infinitive with “to” or a “question word” + an infinitive with “to :
Bazı fiiller ise kendilerinden sonra "to'lu infinitive" alabildikleri gibi "bir soru kelimesi + to lu infinitive" de alabilirler.
Bu fiillerin en çok kullanılanları şunlardır:
to agree : kabul etmek
to ask : sormak
to arrange : düzenlemek
to decide : karar vermek
to know : bilmek
to learn : öğrenmek
to plan : planlamak
Examples;
- He decided where to stay. (Nerede kalacağına karar verdi.)
- They plan to go to New York. (New York'a gitmeyi planlıyorlar.)
- They planned what to do. (Ne yapacaklarını planladılar.)
► Verbs followed by an infinitive with “to” ar a that clause
Bazı fiiller ise önce bir isim daha sonra ise "to'lu infinitive" veya that'li bir cümlecik alırlar.
to cause : sebep olmak
to declare : ilan etmek
to command : emretmek
to compel : zorlamak
to enable : mümkün kılmak
to encourage : teşvik etmek
to force : zorlamak
to get : yaptırmak
to instruct : öğretmek
to oblige : mecbur etmek
to order : emretmek
to persuade : ikna etmek
to remind : hatırlatmak
to teach : öğretmek
to tell : söylemek
to warn : uyarmak
Examples;
- He commanded the soldiers to fire. (Askerlere ateş etmelerini emretti.)
- They obliged him to resign. (Onu istifa etmesi için zorladılar.)
- She persuaded him to sell his car. (Onu arabasını satması için ikna etti)
- I told Ali to turn on the lights. (Ali'ye ışıkları söndürmesini söyledim.)
- They declared that he was innocent. (Onun suçsuz olduğunu ilan ettiler.)
- He warned me that he would rent the house. (Beni evi kiraya vereceğine dair uyardı.)
- I persuaded them that the change was necessary. (Onları değişikliğin gerekli olduğuna ikna ettim.)
- She told me that she would resign. (Bana istifa edeceğini söyledi.)
► Infinitive of purpose
"to'lu infinitive" (to do) maksat, gaye bildirmek için kullanılar ve "için" anlamına gelir.
- I went to the market to buy some food. (Biraz yiyecek satın almak için pazara gittim.)
Burada "to buy" "satın almak için" anlamına gelir.
Bu cümlelerde için anlamını vermek için sadece to yerine in order to veya so as to da kullanılabilir.
- He left his job in order to look after his mother. (Annesine bakmak için işinden ayrıldı.)
- He left his job so as to look after his mother. (Annesine bakmak için işinden ayrıldı.)
► Verbs followed by an infinitive with to or a gerund
Bazı fiillerden sonra ise hem gerund ( doing ) hem de infinitive ( to do ) gelebilir. Bu fiillerden bazılarının ardından doing veya to do gelmesi anlamı değiştirmez, bazılarında ise anlamı değiştirir. Şimdi bu fiilleri tek tek görüp örnekler verelim.
STOP
Bırakmak, vazgeçmek, kesmek manalarında olduğu zaman kendisinden sonra gelen fiil -ing takısı alır.
- My father is a heavy smoker. (Babam çok sigara içen birisidir.)
- He can't stop smoking. (Sigara içmeyi bırakamaz.)
- Stop laughing. (Gülmeyi kes.)
Bu fiil "durmak" manasında kullanılınca to'lu fiil gelir.
- We stopped to have something to drink and eat. (Bir şeyler yemek içmek için durduk.)
TRY
Denemek manasında olunca kendisinden sonra gelen fiil -ing alır.
- You can't start this car like this. Why don't you try pushing? (Bu arabayı böyle çalıştıramazsın. Niçin itmeyi denemiyorsun?)
Bu fiil uğraşmak, çabalamak manasında olunca peşinden to'lu fiil gelir.
- They are trying to push the car to start. (Arabayı çalıştırmak için etmeye uğraşıyorlar.)
GO ON
(Yarım kalan) birşeyi yapmaya devam etmek manasında kullanılınca peşinden gelen fiil gerund olur.
- They went on reading about birds. (Kuşlar hakkında okumaya devam ettiler.)
O zaten kuşlar hakkında kitap okuyordu ve yine aynı mevzuya devam etti.
- They went on to read about birds. (Okumalarına ( kuşlar konusuyla ) devam ettiler.)
Zaten okuyordular şimdi de kuşlar konusuna geçtiler.
REMEMBER
Hatırlamak manasında kullanılınca gerund gelir.
- I remember sleeping in this room twenty years ago. (Yirmi yıl önce bu odada uyuduğumu hatırlıyorum.)
Akılda tutmak, akla gelmek manasında kullanılınca "to'lu fiil" gelir.
- I remembered to tell him about it only when I saw him. (Ona o mevzudan bahsetmek onu görünce aklıma geldi.)
FORGET
Yapılmış olan bir şey unutulduğu zaman gerund kullanılır.
- How honest you are! I have forgetten giving you some money. (Ne kadar dürüstsün! Sana para verdiğimi unutmuşum.)
Yapılacak olan birşey unutulduğu zaman to'lu infinitive gelir.
- I have forgetten to give him some money. (Ona para vermeyi unuttum, para verilmedi.)
REGRET
Pişman olmak manasında kullanılınca kendisini gerund takip eder.
- I regret laughing at the lame boy when he fell to the ground. (Topal çocuğa yere düştüğü zaman güldüğüme pişmanım.)
Özellikle kötü haber verirken, teessüf etmek, üzüntü duymak, eseflenmek manalarında kullanılınca peşinden infinitive gelir.
- We regret to inform you that your cad died. (Üzülerek bilgi vermek durumundayız ki kediniz öldü.)
AFRAID
Sadece korkma duygusunu ifade etme durumlarında of ve gerund gelir.
- He was afraid of riding horses when he was a child. (Çocukken ata binmekten korkardı.)
Ata binmekten korkuyor, fakat biz onun kesinlikle ata binmediği manasını çıkartamıyoruz.
Korkudan dolayı bir şey yapılamıyorsa bu durumlar infinitive ile anlatılır.
- He was afraid to ride horses when he was a child. (Çocukken ata binmekten korkardı. Ve binmezdi.)
AGREE
Birisinin bir şey yapmasına rıza göstermek manasında olunca gerund gelir. Bu daha çok agree to yapısıdır.
- The teacher agreed to my listening to him. (Öğretmen benim kendisini dinlememe rıza gösterdi.)
Bir şey yapmayı kabul etmek manasında kullanılınca kendisinden sonra to infinitive gelir.
- I think he will agree to study with me tomorrow. (Sanırım yarın benimle ders çalışmayı kabul edecek.)
MEAN
Demek manasında kullanılınca gerund kullanılır. (Cümlenin öznesi insan olamaz.)
- The new Prime Minister is determined to end the anarchy and smuggling. Perhaps it will mean getting exhausted or getting killed by outlaws. But he seems fearless. (Yeni başbakan anarşi ve kaçakçılığa son vermeye kararlı. Belki ( o ) yıpranmak ya da öldürülmek demek olacak. Fakat o korkusuz görünüyor.)
Kastetmek, demek istemek, anlamına gelmek, niyetinde olmak manalarında kullanılıncaa to'lu infinitive kullanılır.
- He means to earn as much money as he could buy a house before he returns. (Dönmeden evvel ev alacak parayı biriktirmek niyetinde.)
PROPOSE
Önermek manasında kullanılınca gerund kullanılır.
- The nughty boy proposed playing till morning. (Yaramaz çocuk sabaha kadar oynamayı önerdi.)
Niyetinde olmak, niyet taşımak manasında olunca to infinitive kullanılır.
- The children proposed to play till morning. (Sabaha kadar oynama niyetindeydi çocuklar.)
LOVE, LIKE, HATE, PREFER
Tek başlarına kullanıldıkları zaman gerund takip eder.
- The students love talking to their teachers. (Çocuklar öğretmenleriyle konuşmayı severler.)
- Do you like eating dessert? (Tatlı yemekten hoşlanır mısın?)
- I hate waiting at dinner table. (Yemek masasında beklemekten nefret ederim.)
- Boys prefer playing with guns. (Erkek çocuklar silahlarla oynamayı tercih ederler.)
Would ile kullanıldıklarında infinitive kullanılır. (would / like / love /prefer / hate)
- The students would love/like to talk to their teachers. (Öğretmenler öğrencileriyle konuşmayı severler.)
- I'd hate to wait at dinner table. (Yemek masasında beklemek hoşuma gitmiyor.)
- I'd prefer to stay here. (Burada kalmayı tercih ederim.)
LIKE
Doğru bulmak manasında kullanıldığı zaman to infinitive ile, hoşlanmak, sevmek manalarında kullanıldığı zaman gerund ile kullanılır.
- Our neighbour's wife likes to see the doctor once a month. (Komşumuzun karısı ayda bir doktora gitmeyi doğru bulur.)
- I don't like to climb mountains. (Dağlara tırmanmayı uygun görmüyorum.)
CARE
Umursamak, kafasına takmak, endişe etmek gibi manalarda kullanıldığı zaman gerund ile kullanılır.
- If you promise to help me sir, I don't care going to prison. (Bana yardım etmeye söz verirseniz bayım, hapse gitmek umurumda bile değil.)
Meyli olmak, pek sevmek, özel ilgi duymak manalarında olunca infinitive ile kullanılır.
- Children today don't care to play outside. They would care to play computer games. (Bugünün çocukları dışarıda oynamayı sevmiyor, bilgisayar oyunu oynamak istiyorlar.)
ADVISE, RECOMMEND, ALLOW, PERMIT
İlgili şahıslardan bahsedilmezse gerund kullanılır.
- They advised giving up the work. (İşi bırakmayı tavsiye ettiler.)
- The rules don't allow the workers to sleep during the working hours. (Kurallar işçilerin çalışma saatleri esnasında uyumalarına müsaade etmez.)
BEGIN, START, CONTINUE, CEASE
Hem gerund ve hem de to infinitive ile kulanılabilirler.
- I began to study at noon. (Ders çalışmaya öğlende başladım.)
(started studying)
- The workers continued to work. (İşçiler çalışmaya devam ettiler.)
(working)
- People never cease to worry about themselves. (İnsanlar kendileri hakkında endişelenmeyi hiç bırakmazlar.)
(worrying)
ATTEMPT, INTEND
Bu fiil hem gerund ve hem de infinitive ile kullanılabilirler.
- I'll attempt to finish it today. (Bugün onu bitirmeye teşebbüs edeceğim.)
(finishing)
- I intend to finish it today. (Bugün onu bitirme niyetindeydim.)
(finishing)
► Verbs followed by an infinitive without to
Make ve let fiilleri ise kendilerinden sonra gelen fiillere ne "-ing" ne de "to" aldırırlar. Gelen fiil yalın halde bulunur.
- The boy made us laugh. (Çocuk bizi güldürdü.)
- I can't make my son eat anything. (Oğluma hiçbir şey yediremiyorum.)
- The woman made her daughter wash the dishes. (Kadın kızına bulaşıkları yıkattı.)
- The man didn't let his son go out. (Adam oğlunun dışarı çıkmasına izin vermedi.)
- Please let me stay here. (Lütfen burada kalmama izin verin.)
- They never let me speak. (Benim konuşmama hiç izin vermezler.)
► Verbs followed by a gerund or an infinitive without do
Hear, watch, feel, notice ve see fiillerden sonra bir nesne geldiği zaman daha sonra gelen fiil ise ya yalın halde hiçbir ek almadan gelir veya -ing eki alır.
Eğer fiilin tamamını duyar, seyreder, hisseder, farkeder veya görürsek gelen fiil yalın halde hiçbir ek almadan gelir.
Examples;
- I saw him open the door and enter the room. (Onun kapıyı açtığını ve odaya girdiğini gördüm.)
- I watched the children play. (Çocukların oynamasını seyrettim.)
- I heard him start the car and drive away. (Onun arabayı çalıştırdığını ve uzaklaştığını duydum.)
Eğer fiilin tamamını değil de bir kısmını duyar, seyreder, hisseder, farkeder veya görürsek gelen fiil -ing eki alır.
- They saw me playing football. (Beni futbol oynarken gördüler.)
- I felt someone following us. (Birisinin bizi takip ettiğini hissettim.)
- I heard them talking about me. (Onları benim hakkımda konuşurken duydum.)
► Verbs following by a gerund
Şimdi de kendilerinden sonra gelen fiillere -ing aldıran fiilleri görelim.
to appreciate : takdir etmek
to avoid : kaçınmak
to delay : geciktirmek
to detest : iğrenmek
to dislike: hoşlanmamak
to enjoy : hoşlanmak
to escape : kaçmak
to excuse : affetmek
to finish : bitirmek
to forgive : affetmek
to involve : gerektirmek
to keep : sürdürmek
to mind : itirazı olmak
to miss: özlemek
to pardon : affetmek
to postpone : ertelemek
to practise : alıştırma yapmak
to prevent : engel olmak
to resist : direnmek
to risk : göze almak
Examples;
- He dislikes going to bed late. (Geç yatmaktan hoşlanmaz.)
- I enjoy watching war films. (Savaş filmleri seyretmekten hoşlanırım.)
- They finished painting the house at 5 o'clock. (Evi boyamayı saat 5′te bitirdiler.)
- They postponed going to Italy. (İtalya'ya gitmeyi ertelediler.)
► Gerunds after prepositions
Prepositionlardan sonra gelen fiillere de -ing eklenir.
- She is interested in swimming. (O yüzmeyle ilgilenir.)
- You should give up smoking. (Sigara içmeyi bırakmalısın.)
- I am tired of waiting for him. (Onu beklemekten bıktım.)
- They succeeded in finding the murderer. (Katili bulmayı başardılar.)
- He is thinking of buying a new car. (Yeni bir araba satın almayı düşünüyor.)
► Verbs followed by a gerund or a that clause
Bazı fiiller kendilerinden sonra gelen fiillere -ing aldırırlar veya that'li bir kalıp ile kullanılırlar. Bu fiillerin en çok kullanılanları şunlardır.
to admit : kabul etmek, itiraf etmek
to anticipate : ummak
to imagine : hayal etmek
to mention : bahsetmek
to propose : önermek
to recall : hatırlamak
to suggest : teklif etmek
Examples;
- She admitted breaking the window. (Camı kırdığını itiraf etti.)
- She admitted that she had broken the window. (Camı kırdığını itiraf etti.)
- He suggested going to the theatre. (Tiyatroya gitmeyi teklif etti.)
- He suggested that they should sell the house. (Onlara evi satmalarını teklif etti.)
► Infinitive as an Subject
To'lu infinitive özne olarak da kullanılabilir ama bu pek yaygın değildir.
- To learn a foreign language isn't very easy. (Yabancı dil öğrenmek pek kolay değildir.)
- To drive on icy roads is dangerous. (Buzlu yollarda araba kullanmak tehlikelidir.)
- To find your brother in Istanbul sems impossible. İstanbul'da (Kardeşini bulmak imkansız görünüyor.)
► Gerund as a subject
Gerund (-ing ) ise özne olarak genel anlamda yaygın olarak kullanılır.
- Watching a film is easier then reading a book. (Film seyretmek kitap okumaktan daha kolaydır.)
- Working at night is tiring. (Geceleyin çalışmak yorucudur.)
- Living in a large city is extremely difficult. (Büyük bir şehirde yaşamak son derece zordur.)
► Gerund as an adjective
Gerund (-ing) ayrıca sıfat olarak da kullanılabilir.
- I need some cleaning fluid. (Temizleyici sıvıya ihtiyacım var.)
- The film was very boring. (Film çok sıkıcıydı.)
- Do you know that crying child? (Şu ağlayan çocuğu tanıyor musun?)
- This machine is fascinating. (Bu makina büyüleyici.)
► Perfect Infinitive
Perfect infinitive have + Verb3 yani have ve fiilin üçüncü halinin kullanılmasıdır. Perfect infinitive in en yaygın kullanımı modal auxiliary denilen yardımcı fiillerle kullanımıdır.
Perfect infinitive ayrıca başına to alarak bazı kalıplarda kullanılır. Bunlardan birincisi was / were ile geçmişte yapılması gerekip yapılmayan işleri anlatmakta kullanılır.
Examples;
- They were to have been here yesterday. (Onların dün burada olmaları gerekirdi.)
- He was to have repaired the car last week. (O geçen hafta arabayı tamir etmeliydi.)
Perfect infinitive yine buna benzer bir anlama would (should) like'tan sonra kullanıldığında gelir.
Examples;
- I should like to have seen that film. (O filmi görmüş olmayı isterdim.)
- He would like to have visited the museum. (Müzeyi ziyaret etmiş olmayı isterdi.)
Perfect infinitive, appear, seem, happen, pretend fiillerinden sonra kullanıldığında perfect infinitive de geçen fiilin, asıl fiilden daha önce meydana geldiğini gösterir.
Examples;
- He seems to have studied a lot. (Çok çalışmış görünüyor.)
- She appears to have forgetten the party. (Partiyi unutmuş görünüyor.)
- He pretended to have done his homework. (Ödevini yapmış gibi davrandı.)
Perfect infinitive believe, know, say, suppose gibi fiillerle passive cümlelerde işin daha önce olduğunu göstermek için kullanılır.
► Verbs followed by a gerund or a passive infinitive
It needs, it requires, it wants ya gerund ya da infinitive‘in passive şekliyle kullanılır.
- The car needs/requires/wants washing. (Arabanın yıkanması lazım.)
- The car needs/requires/wants to be washed. (Arabanın yıkanması lazım.)
Need fiili şahıs öznelerle kullanıldığı zaman infinitive kullanılır.
- We need to go to the country and have a picnic. (Şehir dışına gidip piknik yapmamız lazım.)