Sınav Kelimeleri Ders 16

Sınav Kelimeleri Ders 16
Yeni Hizmet

İngilizceyi Güvenle Konuşun

Klasik derslerden sıkıldınız mı? Ding ile anadili İngilizce olan eğitmenlerle birebir canlı pratik yapın, akıcılığa en hızlı yoldan ulaşın.

Ding Canlı'yı Keşfet
Sınav Kelimeleri Ders 16
Require

İngilizce Anlamı: To need or make necessary

Türkçe Anlamı: Gerektirmek, icap ettirmek

Örnek Cümle
Please call me if you require any further information.
Eğer daha çok bilgiye ihtiyacın olursa lütfen beni ara.

Revise

İngilizce Anlamı: To look at or consider again an idea, piece of writing, etc. in order to correct or improve it

Türkçe Anlamı: Gözden geçirmek, değiştirmek

Örnek Cümle
His publishers made him revise his writing three times.
Yayıncıları, ona yazısını üç kez gözden geçirttiler.

Adopt

İngilizce Anlamı: To take another persons child into your own family and legally look after him or her as your own child

Türkçe Anlamı: Evlat edinmek, benimsemek

Örnek Cümle
Theyve adopted a baby boy.
Bir erkek çocuğunu evlat edindiler.

Abduct

İngilizce Anlamı: To force someone to go somewhere with you, often using threats or violence

Türkçe Anlamı: Adam kaçırmak, alıkoymak

Örnek Cümle
She was abducted this morning.
Bu sabah kaçırıldı.

Suspend

İngilizce Anlamı: To officially stop something from continuing, especially for a short time

Türkçe Anlamı: Askıya almak, ertelemek

Örnek Cümle
Sales of the pill will be suspended until more tests are completed.
Daha fazla test yapılıncaya kadar ilacın satışı askıya alınacak.

Rate

İngilizce Anlamı: The speed at which something happens or changes, or the amount or number of times it happens or changes in a particular period

Türkçe Anlamı: Oran

Örnek Cümle
There is a rapid increase in the divorce rate.
Boşanma oranında hızlı bir artış var.

Account

İngilizce Anlamı: An arrangement with a bank to keep your money there and to allow you to take it out when you need to

Türkçe Anlamı: Hesap, tarif

Örnek Cümle
I will pay the money into my account tomorrow.
Parayı hesabıma yarın yatıracağım.

Sale

İngilizce Anlamı: An act of exchanging something for money

Türkçe Anlamı: Satış

Örnek Cümle
The sale of alcohol must be forbidden in some areas.
Bazı bölgelerde alkol satışı yasaklanmalı.

Interest

İngilizce Anlamı: The feeling of wanting to give your attention to something or of wanting to be involved with and to discover more about something

Türkçe Anlamı: İlgi, alaka, menfaat

Örnek Cümle
Ive always had an interest in geography.
Coğrafyaya her zaman ilgim olmuştur.

Asset

İngilizce Anlamı: A useful or valuable quality, skill or person

Türkçe Anlamı: Değerli şey, varlık

Örnek Cümle
His eyes are his best asset.
Gözleri en değerli varlığı.

Formidably

İngilizce Anlamı: In a very powerful and frightening way

Türkçe Anlamı: Zor biçimde, korkunç biçimde

Örnek Cümle
The building was constructed formidably; its grey and not at all picturesque.
Bina korkunç bir şekilde inşa edilmiş; gri ve hiç güzel değil.

Generously

İngilizce Anlamı: In a larger than usual or expected way

Türkçe Anlamı: Cömertçe, bol bol

Örnek Cümle
Please give generously to poor people.
Lütfen fakirlere bol bol verin.

Pertinently

İngilizce Anlamı: In a relating way

Türkçe Anlamı: İlgili bir şekilde

Örnek Cümle
The student was asking questions pertinently.
Öğrenci konuyla alakalı olarak soru soruyordu.

Roughly

İngilizce Anlamı: Approximately

Türkçe Anlamı: Yaklaşık olarak, aşağı yukarı

Örnek Cümle
There are roughly 100 people here.
Burada yaklaşık olarak 100 kişi var.

Inevitably

İngilizce Anlamı: In a way that cannot be avoided

Türkçe Anlamı: Kaçınılmaz olarak

Örnek Cümle
Inevitably, the situation worried everyone.
Kaçınılmaz olarak, bu durum herkesi üzdü.

Depressingly

İngilizce Anlamı: In a way that makes you feel unhappy and without hope for the future

Türkçe Anlamı: İç karartıcı ve üzücü şekilde

Örnek Cümle
The situation is depressingly familiar.
Durum, üzücü şekilde benzer.

Seemingly

İngilizce Anlamı: Appearing to be something, especially when this is not true

Türkçe Anlamı: Görünüşe bakılırsa, görünüşte

Örnek Cümle
He remains seemingly untroubled by his problems.
Görünüşe göre, sorunlarından dolayı sıkıntılı değil.

Increasingly

İngilizce Anlamı: More and more

Türkçe Anlamı: Artan biçimde

Örnek Cümle
Marketing techniques are becoming increasingly important.
Pazarlama teknikleri giderek daha önemli hale geliyor.

Discouragingly

İngilizce Anlamı: In a way that making you lose the confidence or determination you need to continue doing something

Türkçe Anlamı: Cesaret kırıcı biçimde

Örnek Cümle
Teacher talked about exam results discouragingly.
Öğretmen, sınav sonuçları ile ilgili olarak heves kırıcı biçimde konuştu.

Obligingly

İngilizce Anlamı: In a willing and eager way

Türkçe Anlamı: Lütufkar biçimde, yardımsever şekilde

Örnek Cümle
The shop assistant treated us very obligingly.
Tezgahtar bize çok yardımsever bir şekilde davrandı.

Rebut

İngilizce Anlamı: To argue that a statement or claim is not true

Türkçe Anlamı: Aksini iddia etmek, çürütmek, reddetmek

Örnek Cümle
She has rebutted charges that she has been involved in robbery.
Soygunda yer aldığı suçlamalarını reddetti.

Deserve

İngilizce Anlamı: To have earned or to be given something because of the way you have behaved or the qualities you have

Türkçe Anlamı: Hak etmek, layık olmak

Örnek Cümle
After all that hard work, you deserve a hot coffee.
O kadar sıkı çalışmadan sonra, sıcak bir kahveyı hakettin.

Defend

İngilizce Anlamı: To protect someone or something against attack or criticism

Türkçe Anlamı: Savunmak, korumak

Örnek Cümle
How can we defend our country if we dont have an army?
Ordumuz olmazsa ülkemizi nasıl koruyabiliriz?

Safeguard

İngilizce Anlamı: To protect something from harm

Türkçe Anlamı: Koruyucu

Örnek Cümle
We need a technology that will safeguard the environment.
Çevreyi koruyacak bir teknolojiye ihtiyacımız var.

Indulge

İngilizce Anlamı: To allow yourself or another person to have something enjoyable, especially more than is good for you

Türkçe Anlamı: Şımartmak, -e yüz vermek

Örnek Cümle
My aunt indulges her children.
Teyzem çocuklarını şımartıyor.

Reklam