İngilizcede ilgeçlerin çok değişik türlerde kullanımları vardır. Bu yüzden prepositionların öğrenilmesi için mutlaka örnekler üzerinden çalışmak gerekir. Türkçeleri bazen farklı farklı olacağından Türkçe açıklamalı İngilizce örnekler üzerinden çalışmak faydalı olur. Aşağıda kategoriler halinde verdiğimiz örneklerin Türkçe açıklamalarında, ilgeçin verdiği anlam kalın yazılmıştır. Böylece cümleye kattığı anlam kolayca öğrenilebilir. ss
YER
Across
- Her house is across the street. (Evi caddenin karşısındadır.)
- They live across the street from you. (Sizin karşınızdaki caddede yaşarlar.)
After
- The first street after the bridge is our street. (Köprüden sonraki ilk cadde bizimki.)
- Put a period after each sentence. (Her cümleden sonra bir boşluk bırakın.)
Against
- His bicycle was leaning against the fence. (Bisikleti çite dayanıyordu.)
- Dont lean against the stove. (Sobaya doğru dayanma.)
Among
- The house is among pine trees. (Ev çam ağaçlarının arasında.)
- The letter might be among those papers. (Mektup bu kağıtların arasında olabilir.)
Around
- The shop is just around the corner. (Dükkan hemen köşenin arkasında.)
- Lets take a walk around the park. (Hadi parkın çevresinde yürüyüş yapalım.)
At
- She is at the store. (O dükkanda.)
- She is a student at a small university. (O küçük bir üniversitede öğrenci.)
Before
- I have your assignment before me now. (Şu anda ödevin önümde duruyor.)
- In giving dates, place the month before the day. (Randevu verirken günden önce ayı yazın.)
Behind
- The garage is behind the house. (Garaj evin arkasında.)
- There is something behind the tree. (Ağacın arkasında birşey var.)
Below
- They live in the apartment below yours. (Sizin apartmanın aşağısındaki apartmanda yaşıyarlor.)
- This land is below sea level. (Bu bölge deniz seviyesinin altında.)
- Your grade is below average. (Notların ortalamanın altında.)
Above
- This city is three thousand feet above sea level. (Bu şehir deniz seviyesinin üç bin fit üzerinde.)
- Your name is above mine on the list. (Senin ismin listede benimkinin üstünde.)
Between
- His house is between the bank and the school. (Onun evi bankayla okulun arasındadır.)
- Helen is sitting between Jack and Tom. (Helen Jack ile Tom arasında oturuyor.)
By
- The matches are over there by the cigarettes. (Kibritler orada sigaraların yanında.)
- That house by the lake is her dream house. (Gölün yanındaki bu ev onun hayalindeki evdir.)
In
- She is sitting in a leather chair in the lobby. (O lobide deri bir sandalyede oturuyor.)
- She was sleeping in an armchair. (O bir koltukta uyuyordu.)
- She lives in a small village. (O küçük bir köyde yaşar.)
In front of
- The ball stopped in front of the car. (Top arabanın önünde durdu.)
- There is a car parked in front of my house. (Evimin önünde parketmiş bir araba var.)
In back of
- Helen is standing in back of Martha. (Helen Marthanın arkasında duruyor.)
Inside
- It is warmer inside the house. (Evin içi daha sıcak.)
- These plants should be kept inside the house. (Bu bitkiler evin içinde muhafaza edilmelidir.)
Beside
- The napkin is placed beside the plate. (Peçete tabağın yanına yerleştirilir.)
Near
- You shouldnt smoke near gasoline. (Gazolinin yakınında sigara içmemelisin.)
- They are sitting near the window. (Onlar camın yanında oturuyorlar.)
On
- She sat on the sofa. (O koltuğa oturdu.)
- Put a stamp on the envelope. (Zarfın üzerine bir pul yapıştır.)
- He found the book on the table. (Masanın üzerinde bir kitap buldu.)
On top of
- She wants whipped cream on top of her pie. (Kekinin üzerine krema istiyor.)
- The carpenter is on top of the house. (Tamirci evin üzerinde.)
Opposite
- The school is opposite the park. (Okul parkın karşısındadır.)
Outside
- Theres a birds nest outside my window. (Penceremin dışında bir kuş yuvası var.)
- The flowers were left outside the house all night. (Çiçekler tüm gece evin dışında bırakıldı.)
Over
- The window is over the radiator. (Pencere radyatörün üzerindedir.)
- A plane flew over the school at noon. (Öğleyin okulun üzerinden bir uçak geçti.)
To
- Martha went to school today. (Martha bugün okula gitti.)
- Attach the rope to the bumper of the car. (İpi arabanın tamponunun üzerine bağla.)
Under
- The dog is under the desk. (Köpek sıranın altındadır.)
- Put it under the table. (Masanın altına koy.)
Underneath
- The book is underneath the papers. (Kitap kağıtların altında.)
Up
- I saw her walking up the street. (Onu caddeden yukarıya yürürken gördüm.)