Tim: İnanmıyorum! Kedicik şimdi akşam yemeğimi yedi. Isıtıcıya su koyuyordum ve arkamı döndüm, oradaydı, tavuğumu yiyordu. Bu kedi başa bela.
Alice: Sakin ol!
Tim: Beni delirtiyor! Açlıktan ölüyorum, eski tozlu depoda her gün durmadan köle gibi çalışıyorum. Şu anda işimden nefret ediyorum ve ardından bu yaşanıyor! Kedi gitmeli ya da denetim altına alınmalı.
Helen: Dehşet verici olma. Yemesi için ayrıca bir şeyler alabilirsin.
Tim: Hepimiz senin gibi zengin değiliz, bilirsin işte, babasının kızı!
Helen: Bu ne cüret Tim! Senin tavuğunu ben yemedim.Bazı zamanlar beni deli ediyorsun.
Alice: Hey çocuklar, sakin olun.
Tim: I don't believe it! Kitty's just eaten my dinner. I was putting the kettle on and I turned round and there she was, eating my chicken. That cat's a pain in the neck.
Alice: Oh calm down.
Tim: It drives me mad! I'm starving, I've been slaving away in that dusty old stockroom all day. I hate work just now and then this happens! The cat's got to go or be put down.
Helen: Don't be horrible. You can buy something else to eat.
Tim: We?re not all as rich as you, you know, daddy's girl!
Helen: How dare you Tim! I didn't eat your chicken. You drive me up the wall sometimes.