Prepositions (İlgeçler)

İngilizce eğitimi alanında Türkiye’nin en zengin kaynağını sunan dersimizingilizce.com, İngilizce öğrenen ve öğreten binlerce kişiye hizmet sunuyor. Sitede Türkçe anlatımlı gramer konuları, her konudan sonra onlarca quiz ve sınav, her seviyeden aktiviteli okuma parçaları, dinleme aktiviteleri, yazma aktiviteleri, YDS, KPDS, LGS, TOEFL ve TOEIC gibi sınavlara hazırlık ve deneme sınavları, dünyanın en etkili kelime öğrenme sistemi olan wordpower ile her seviyeden kelime öğrenme programı, sınavlara hazırlananlar için sınav kelimeleri öğrenim programı, İngilizce kurslar, online eğitim ile ilgili makaleler, yurt dışı eğitim bilgileri sunuyor. Sitede ayrıca öğrenciler için İngilizce ödevler ve yardımcı kaynaklar var.
Prepositions (İlgeçler)

Prepositions Türkçe'de "ilgeçler" olarak tarif edilir. İngilizce'de ilgeçlerin çok değişik türlerde kullanımları vardır. Bu yüzden preposition'ların öğrenilmesi için mutlaka örnekler üzerinden çalışmak gerekir.

Türkçeleri bazen farklı farklı olacağından Türkçe açıklamalı İngilizce örnekler üzerinden çalışmak faydalı olur.

Aşağıda kategoriler halinde verdiğimiz örneklerin Türkçe açıklamalarında, ilgeçin verdiği anlam kalın yazılmıştır. Böylece cümleye kattığı anlam kolayca öğrenilebilir.

YER

► Across

- Her house is across the street. (Evi caddenin karşısındadır.)

- They live across the street from you. (Sizin karşınızdaki caddede yaşarlar.)


►  After

- The first street after the bridge is our street. (Köprüden sonraki ilk cadde bizimki.)

 - Put a period after each sentence.  (Her cümleden sonra bir boşluk bırakın.)


► Against

- His bicycle was leaning against the fence. (Bisikleti çite dayanıyordu.)

- Don't lean against the stove. (Sobaya doğru dayanma.)


► Among

- The house is among pine trees. (Ev çam ağaçlarının arasında.)

- The letter might be among those papers. (Mektup bu kağıtların arasında olabilir.)


► Around

- The shop is just around the corner. (Dükkan hemen köşenin arkasında.)

 - Let's take a walk around the park. (Hadi parkın çevresinde yürüyüş yapalım.)


► At

- She is at the store. (O dükkanda.)

- She is a student at a small university. (O küçük bir üniversitede öğrenci.)


► Before

- I have your assignment before me now. (Şu anda ödevin önümde duruyor.)

- In giving dates, place the month before the day. (Randevu verirken günden önce ayı yazın.)


► Behind

- The garage is behind the house. (Garaj evin arkasında.)

- There is something behind the tree. (Ağacın arkasında birşey var.)


► Below

- They live in the apartment below yours. (Sizin apartmanın aşağısındaki apartmanda yaşıyarlor.)

- This land is below sea level. (Bu bölge deniz seviyesinin altında.)

- Your grade is below average.(Notların ortalamanın altında.)


► Above

- This city is three thousand feet above sea level. (Bu şehir deniz seviyesinin üç bin fit üzerinde.)

- Your name is above mine on the list. (Senin ismin listede benimkinin üstünde.)


► Between

- His house is between the bank and the school. (Onun evi bankayla okulun arasındadır.)

- Helen is sitting between Jack and Tom. (Helen Jack ile Tom arasında oturuyor.)


► By

-• The matches are over there by the cigarettes. (Kibritler orada sigaraların yanında.)

- That house by the lake is her dream house. (Gölün yanındaki bu ev onun hayalindeki evdir.)


► In 

- She is sitting in a leather chair in the lobby. (O lobide deri bir sandalyede oturuyor.)

- She was sleeping in an armchair. (O bir koltukta uyuyordu.)

- She lives in a small village. (O küçük bir köyde yaşar.)


► In front of

- The ball stopped in front of the car. (Top arabanın önünde durdu.)

- There is a car parked in front of my house. (Evimin önünde parketmiş bir araba var.)


► In back of

- Helen is standing in back of Martha. (Helen Martha'nın arkasında duruyor.)


► Inside

- It is warmer inside the house. (Evin içi daha sıcak.)

- These plants should be kept inside the house. (Bu bitkiler evin içinde muhafaza edilmelidir.)


► Beside

- The napkin is placed beside the plate. (Peçete tabağın yanına yerleştirilir.)


► Near

- You shouldn't smoke near gasoline. (Gazolinin yakınında sigara içmemelisin.)

- They are sitting near the window. (Onlar camın yanında oturuyorlar.)


► On

- She sat on the sofa. (O koltuğa oturdu.)

- Put a stamp on the envelope. (Zarfın üzerine bir pul yapıştır.)

- He found the book on the table. (Masanın üzerinde bir kitap buldu.)


► On top of

- She wants whipped cream on top of her pie. (Kekinin üzerine krema istiyor.)

- The carpenter is on top of the house. (Tamirci evin üzerinde.)


► Opposite

- The school is opposite the park. (Okul parkın karşısındadır.)


► Outside

- There's a bird's nest outside my window. (Penceremin dışında bir kuş yuvası var.)

- The flowers were left outside the house all night. (Çiçekler tüm gece evin dışında bırakıldı.)


► Over

- The window is over the radiator. (Pencere radyatörün üzerindedir.)

- A plane flew over the school at noon. (Öğleyin okulun üzerinden bir uçak geçti.)


► To

- Martha went to school today. (Martha bugün okula gitti.)

- Attach the rope to the bumper of the car. (İpi arabanın tamponunun üzerine bağla.)


► Under

- The dog is under the desk. (Köpek sıranın altındadır.)

- Put it under the table. (Masanın altına koy.)


► Underneath

- The book is underneath the papers. (Kitap kağıtların altında.)


► Up

- I saw her walking up the street.  (Onu caddeden yukarıya yürürken gördüm.)


► Down

- There is a small restaurant a mile down the road. (Yolun bir mil aşağısında küçük bir lokanta var.)


► Through

- She took a walk through the park. (Parkın içinden yürüdü.)


YÖN

 

► Across

- I am going across the street to see my friend. (Arkadaşımı görmek için caddenin karşısından gidiyorum.)


► At

- The child threw a stone at the dog. (Çocuk köpeğe bir taş attı.)


► By way of

- Can we drive to Bursa by way of Eskisehir? (Bursa'ya Eskişehir üzerinden gidebilir miyiz?)

- You can go there by way of the Suez Canal. (Oraya Suez Kanalından geçerek gidebilirsin.)


► Into

- We saw her going into the theater.  (Onu tiyatroya girerken gördük.)

- The dog ran into the room.  (Köpek odadan içeriye doğru koştu.)


► Down

- We saw you walking down Oxford Street. (Seni Oxford caddesinden aşağıya doğru yürürken gördük.)


► Out of

- She took some money out of her purse.  (Çantasından biraz para çıkardı.)

- The children ran out of the burning building. (Çocuklar yanan binadan koşarak çıktılar.)


► To

- She went to the supermarket. (O süpermarkete gitti.)


► Through

- The bird flew through the open window.  (Kuş açık pencereden uçup gitti.)


► Towards

- This road leads towards the sea.  (Bu yol denize doğru gidiyor.)

- He walked towards the post office. (Postaneye doğru yürüdü.)


► Up

- The fish were swimming up the river. (Balık nehirden yukarıya doğru yüzüyordu.)


AMAÇ, NEDEN

 

► For

Take this medicine for your headache. (Başının ağrısı için bu ilacı al.)   


► Of

- She died of a heart attack. (Kalp krizinden öldü.)


► Due to

- More people are using public transportation due to the fuel shortages. (Yakıt kaynaklarının azalmasına bağlı olarak birçok insan artık toplu ulaşım araçlarını kullanıyor.)


 

ZAMAN

 

► About

- I think she will be away about a week. (Sanırım yaklaşık bir hafta uzakta olacak.)


► After

- Would you please call after 9? (Lütfen saat 9'dan sonra arar mısınız?)


► Around

- I will get to my office around nine. (Ofisime saat 9 civarında varacağım.)


► At

- She told me to meet her at six o'clock. (Saat 6'da onunla buluşmamı söyledi.)


► Before

-You should take this medicine before mealtime. (Bu ilacı yemek vaktinden önce almalısın.)


► By

- She should be back by seven. (Saat 7'ye kadar dönmeli.)


► During

-I think I will go to İzmir during the winter. (Sanırım kış boyunca İzmir'de olacağım.)


► Until

- I work from nine until five every day. (Hergün saat 9'dan 5'e kadar çalışıyorum.)


► In

- I can meet you in an hour. (Bir saat içinde seninle buluşacağım.)

- She will graduate in 1989. (1989'da mezun olacak.)


TARZ

 

 By

- I enjoy going there by bus. (Oraya otobüsle gitmeyi seviyorum.)


► In

- You can't go to school in jeans. (Okula kotla gidemezsin.)


 Like

- This boy is walking like a duck. (Çocuk ördek gibi yürüyor.)


 With

- She is writing with a pencil. (O bir kalemle yazıyor.)

A preposition is a word or set of words that indicates location such as in, near, beside or on top of or some other relationship between a noun or pronoun and other parts of the sentence such as about, after, besides, instead of, in accordance with..

A preposition isn't a preposition unless it goes with a related noun or pronoun. Look at the examples below;

- We can meet before 4 PM.
(Before is a preposition; noon is its object.)

- I haven never seen a lion before.
(There is no object; before is an adverb modifying seen.)

 

USE OF PREPOSITIONS

1- A preposition generally goes before its noun or pronoun. In english grammar you can not end a sentence with a preposition. This is an important rule. Look at the examples below;

Correct: Where did you get this book?
Incorrect: Where did you get this book at?

Correct: Where did you go?
Incorrect: Where did you go to?


2- The preposition like means "similar to" or "similarly to." It should be followed by an object of the preposition (noun, pronoun, noun phrase), not by a subject and verb. Rule of thumb: Avoid like when a verb is involved.

Correct:
You look like your mother.
That is, you look similar to her. (Mother is the object of the preposition like.)

Incorrect:
You look like your mother does.
(Avoid like with noun + verb.)

Rule 2b. Instead of like, use as, as if, as though, or the way when following a comparison with a subject and verb.

Correct: You look the way your mother does.

Incorrect: Do like I ask. (No one would say Do similarly to I ask.)

Correct: Do as I ask.

Incorrect: You look like you're angry.

Correct: You look as if you're angry. (OR as though)

Some speakers and writers, to avoid embarrassment, use as when they mean like. The following incorrect sentence came from a grammar guide:

Incorrect: They are considered as any other English words.

Correct: They are considered as any other English words would be.

Correct: They are considered to be like any other English words.

Remember: like means "similar to" or "similarly to"; as means "in the same manner that." Rule of thumb: Do not use as unless there is a verb involved.

Incorrect: I, as most people, try to use good grammar.

Correct: I, like most people, try to use good grammar.

Correct: I, as most people do, try to use good grammar.

NOTE

The rule distinguishing like from as, as if, as though, and the way is increasingly ignored, but English purists still insist upon it.


Rule 3. The preposition of should never be used in place of the helping verb have.

Correct: I should have done it.

Incorrect: I should of done it.

See also COUPLE OF; OFF OF; OUT OF; OUTSIDE OF.

Rule 4. It is a good practice to follow different with the preposition from. Most traditionalists avoid different than. Although it is an overstatement to call different than incorrect, it remains polarizing: A is different than B comes across as sloppy to a lot of literate readers. If you can replace different than with different from without having to rewrite the rest of the sentence, why not do so?

Polarizing: You're different than I am.

Unchallengeable: You're different from me.

See also DIFFERENT FROM, DIFFERENT THAN.


Rule 5. Use into rather than in to express motion toward something. Use in to tell the location.

Correct: I swam in the pool.

Correct: I walked into the house.

Correct: I looked into the matter.

Incorrect: I dived in the water.

Correct: I dived into the water.

Incorrect: Throw it in the trash.

Correct: Throw it into the trash.

Reklam