İngilizce konuşurken aklınıza gelmeyen bir kelime her şeyi berbat edebilir. Tam cümleyi kafanızda kurdunuz, özneden girdiniz, yükleme doğru yaklaşırken pat diye kalırsınız. Kelime dilinizin ucunda, İngilizce konuşma hevesiniz de kursağınızda kalır.
Bu tür durumlarda kurtarıcı olduğu düşünülen bazı anlamsız kelimeler vardır ve İngilizcede "Gap Filler" yani "Boşluk Doldurucu" olarak adlandırılırlar.
Hep kağıt üzerinde boşluk dolduran aziz Türk milleti için, şimdi de konuşurken boşluk doldurabileceğiniz bazı önerilerimiz olacak!
Yazıya girerken, boşlukları doldurmak için anlamsız kelimeler kullanılır demiştik. Bu başlık işte bu anlamsız kelimelere güzel bir örnek. Genelde olay anında ne hissettiğini bilmeyen veya bilse bile açıklamaya kelime ve akıl gücü yetmeyen kişiler tarafından kullanılan bu cümlenin, İngilizce versiyonları da mevcut.
Mmm, aaa, şey, yaniii, bakalım, anlatabildim mi gibi kelimeler de bu anlamsız gruba örnek olabilir. Filmlerde veya TV şovlarında da çokça diyalogda da rahatlamışsınızdır bu boşluk dolduruculara. Buradan bakınca kullanışsız görülüyor belki ama İngilizce’de bu tip kelimelerin önemi çok büyük.
Özellikle de Amerikan İngilizce’sinde...
Bu kelimeleri yazmamın sebebi ise, bunların ölçülü ve doğru kullanıldığında İngilizce’ye yeni başlayanların kankaları olacağı...
Boşluk doldurucular (ki İngilizce’de gap filler words diye tabir ediyoruz) cümlenin anlamını herhangi bir şekilde değiştirmeyen, konuşma esnasında anlık düşünme için karşımızdaki kişiden çaktırmadan zaman almaya çalışma gayesiyle çıkardığımız seslerdir.
Kimi boşluk doldurucular dünya çapında üne sahiptir ve belki siz bile şu anda farkında olmadan bunları kullanıyorsunuzdur.
Boşluk dolduruculara konuşurken kullanıyoruz. Genelde yazarken kullanmayız çünkü vakit problemimiz yoktur. Ama konuşma esnasında, ne diyeceğimizi çözmeye çalışırken zamana ihtiyacıız olur ve o zaman boşluk doldurucular devreye girer.
Kimileri de boşluk doldurucuları internet sitelerine yorum yaparken, chat’leşirken, ya da sosyal medyada kullanıyor. Bunun da sebebi oradaki diyalogların da yüz yüze sohbet olmalarıdır. Bence orada da güzel duruyor.
Neyse, biz dönelim konumuza. Boşluk doldurucular birkaç sebepten ötürü de kullanılıyor.
- Düşündüğünüzü göstermek için: açıklamanızı veya vereceğiniz cevabı düşünürken boşluk doldurucuları kullanın
- İfadelerinizi daha yumuşak hale getirmek için: Varsayalım arkadaşınız pizza sofrasından kalkmış, dişinin arasında da mısır zarı kalmış. Ne diyeceksiniz? Patır kütür “Dişinin arasında zar kalmış.” Diyemezsiniz tabi. Yani bunu demenin daha kibar yolları var.
- İfadenizi daha zayıf veya güçlü hale getirmek için: boşluk doldurucular cümlenin anlamını değiştirmez dediysem hiç etkisi yok da demedim. Cümlenin tonunu yani tavrını değiştirme güçleri vardır.
- Zamanı yavaşlatmak: az önce de değindiğim gibi; boşluk doldurucular bize zamanı yavaşlatarak zaman kazandırır. Mesela hoca ödevi sordu ve siz de yapmadınız; “well, hmm, err, my cat scratched it…” Tebrikler! Boşluk doldurmalar zamanı yavaşlatırken siz de söyleyeceğiniz yalanı buldunuz!
- Cümlenizi bitirmeden karşınızdakini de diyaloğa almak: Bu biraz da karşınızdakinin dikkatini çekmek anlamına da geliyor. Mesela “This TV is really big, you know?”
Burada sizin lafınız bitmemiş oluyor aslında. Karşınızdaki kafa sallayıp devam etmenizi bekleyebilir. Bir nevi söylediklerinizi onaylatma taktiği gibi bir şey yani.
Gördüğünüz gibi ilk görüşte “ne ya bunlar” diyebileceğimiz anlamsız kelimeler aslında ne denli önemli hale gelebiliyor…
İngilizceyi ana dili olarak konuşanlar bile, düşünmek için zamana ihtiyaç duyduklarında boşluk doldurucuları kullanırlar.
Her dilin kendine has gap filler ları vardır. İngilizce’de de bunları kullanmak size native speaker gibi olma yolunda bir artı katar.
Ama boşluk doldurucuları ayarında kullanmak da önemlidir. Bunları aşırı kullanmanız sizi acemice göstereceği gibi cümlelerinizi de takip edilmesi zor hale getirebilir. O yüzden, gap filler'ları kullanın ama abartmayın. Kimileri gap filler'ların kötü olduğunu ve olabildiğince az kullanılması gerektiğini düşünüyor ama yine de görüşmelerde ve profesyonel ortamlarda azıcık kullanılması fena fikir değil.
Çok gap filler kullandığınızı düşünüyorsanız, yeni kelimeler öğrenmeye başlama ve konuşma hızınızı düşürme zamanınız gelmiş demektir.
1. Well
Well birkaç farklı şekilde kullanılabilir. Düşündüğünüzü göstermek için kullanabilirsiniz. Ya da cümlenize kısa bir ara vermek için kullanabilirsiniz. Hatta kaçamak cevap verirken bile kullanabilirsiniz.
2. Um/er/uh
Bunlar daha çok çekingenlik bildiren dolduruculardır. Çoğunlukla cevabı bilmediğinizde veya cevap vermek istemediğiniz durumlarda kullanılır.
3. Hmm
Hmm düşündüğümüze veya bir şeye karar vermeye çalıştığımıza dair bir işarettir.
4. Like
Like bazen bir şeyin kesin olmadığı anlamını verir. Bazen de bir sonraki kelimeyi bulmak için harcayacağınız zaman esnasında kullanılır.
Bu arada "like" kelimesi özellikle Amerikan toplumunda negatif bir şey olarak görülür. Çünkü genç kızlar bunu çok aşırı kullanır ve siz de ne dediğini bilmiyor gibi görülebilirsiniz.Türkçe'deki "falan oldum yani" kalıbıyla eş değer kullanımları da vardır.
5. Actullay/Basicly/Seriously
Bu 3 kelime de fiilleri niteleyen zarflardır ve genelde –ly ekiyle biterler. Bunun gibi bütün kelimeler ifadenin güçlülüğünü değiştirmek için kullanılabilir. Mesela actually, diğerlerinin katılmadığı bir durumda sizin onun doğru olduğuna dair bir şeyler söylemek istediğinizde kullanılır. Basically ve seriously de cümlede bir takım değişikler yapma gücüne sahiptir. Basically bir konuyu özetlerken kullanılırken, seriously ifadeyi ne kadar ciddiye aldığınızı göstermek için kullanılır.
Totally, literally, clearly gibi zarflar da sık sık boşluk doldurucu olarak kullanılır.
Literally “hakikaten” gibi bir anlama sahiptir. Ama bir çok diyalogda farklı anlamlar için kullanılabilir. Mesela güçlü duygularımızı ifade etmek için. Hani sadece kahkaha attım (I laughed) demezsiniz de gülmekten geberecektim (I was literally dying from laughter) dersiniz.
Totally de tamamen (completely) demektir ve bir şeyi vurgulamak için kullanılır.
Clearly ise bir şeyin besbelli bir şekilde açıkça doğru olduğunu söylemek için kullanılır.
6. You see…
You see kalıbını karşımızdakinin bilmediğini varsaydığımız bir konuyla ilgili paylaşım yaparken kullanırız. "She is a real idiot, you see!" gibi... Yani, "Gördün mü işte, o tam bir gerizekalı!"
7. You know…
You see’yi kullandığımız amaç için de kullanabiliriz. Karşımızdakinin bizi anladığını hissettiğimizde daha fazla izahta bulunmadığımız zamanlarda kullanırız.
8. I mean
I mean, “demek istediğim veya yani” gibi bir anlama sahiptir. Bir şey hakkında düşündüklerimizi açıklığa kavuşturmak veya vurgulamak için kullanırız. Bir de konuşurken hata yaptığımızda düzeltme yapmak için de kullanırız.
9. You know what I mean?
Karşımızdaki kişinin bizi dinlediğinden emin olmak için kullanırız. Tam çevirisi, "Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi?"dir.
10. At the end of the day
Kelimesi kelimesine çevirdiğimizde “günün sonunda” anlamına geliyor ama aslında “netice olarak, sonuç olarak” gibi bir anlama sahiptir. Amerikalılar itici olabilecek kadar sık kullanır. Katıldığınız yabancı bir konferansın açılış konuşmasında, "You will leave here very happy at the end of the day" demeyen bir sunucu görürseniz, benim adıma hemen sahneye koşup ödül verebilirsiniz. Çünkü söylemeyeni işten atıyorlarmış gibi hep bu cümleyi kullanıyorlar.
11. Believe me
Türkçe’deki “Allah seni inandırsın” gibi bir şey. Karşımızdakine dediklerimizin doğruluğu konusunda bize güvenmesini isterken söyleriz.
12. I guess/I suppose
Dedikleriniz hakkında çekingen durduğumuzda ya da emin olamadığımız durumlarda kullanıyoruz bu gap filler'ı da.
Ekstra bilgi: I guess daha çok kullanılıyor ama I suppose kulağa daha zekice geliyor. Yine de karar sizin!
13. Or something
Bizim “gibi gibi” gibi bir anlama sahip. Tam emin olamadığımızda kullandığımız ve cümleyi bitiren ögemizdir.
14. Okay/so
Cümlenin başında, yeni konuya geçeceğimize dair sinyaller vermek için kullanırız. Cümle başında özet geçmeye başlamadan önce de kullanılır. Türkçede, "Evvveeeet!" gibi bir çevirisi olabilir.
15. Right/mhm/uh huh
Bunlar hep onaylayıcı cevaplardır. Yes ile eşdeğerdir. Fazla kullandığınız zaman garip sesler çıkarmaya başlarsınız. O yüzden bir tanesini seçip, dakikada birden fazla olmayacak şekilde kullanabilirsiniz.